Jerry

| 26 Nisan 2010

jerryJerry, çevresindekilerin çok sevdiği insanlardan biriydi. Keyfi her zaman yerindeydi. Her zaman söyleyecek olumlu bir şey bulurdu. Hatta bazen etrafındakileri çıldırtırdı bile, “Bu adam bu halde bile nasıl iyimser olabiliyor?” derlerdi. Biri nasıl olduğunu sorsa, bomba gibiyim diye yanıt verirdi hep. “Bomba gibiyim…”

Jerry doğal bir motivasyoncuydu. Yanındaki insanlardan biri kötü günündeyse, Jerry yanına koşar duruma nasıl olumlu bakılacağını anlatırdı. Bu tarzı fena halde düşündürüyordu beni. Bir gün Jerry’ye gittim. “Anlayamıyorum” dedim. “Nasıl oluyor da, her zaman, her koşulda bu kadar olumlu bir insan olabiliyorsun? Nasıl başarıyorsun bunu?”

“Her sabah kalktığımda kendi kendime Jerry bugün iki seçimin var, havan ya iyi olacak ya da kötü derim ve her zaman havamın iyi olmasını seçerim. Kötü bir şey olduğunda yine iki seçimim var, kurban olmak ya da ders almak ve ben başıma gelen kötü şeylerden ders almayı seçerim. Biri bana bir şeyden şikayete geldiğinde, yine iki seçimim var, şikayetini kabul etmek ya da ona hayatın olumlu yanlarını göstermek ve ben olumlu yanlarını göstermeyi seçerim.”

“Yok yahu” diye dalga geçtim. “Bu kadar kolay yani?”

“Evet! Kolay…” dedi Jerry. “Hayat seçimlerden ibarettir, her durumda seçim şansı vardır. Sen her durumda nasıl davranacağını seçersin. Sen insanların senin tavrından nasıl etkileneceklerini seçersin. Sen havanın, tavrının iyi ya da kötü olmasını seçersin. Yani sen hayatını nasıl yaşayacağını seçersin.”

Jerry’nin sözleri beni oldukça etkiledi. Onu uzun yıllar görmedim ama hayatımdaki talihsiz olaylara dövünmek yerine olumlu seçimler yaptığımda hep onu andım. Yıllar sonra Jerry’nin başına cok talihsiz bir olay gelmiş. Soygun için gelen hırsızlar Jerry’yi delik deşik etmişler, ameliyatı 18 saat sürmüş, haftalarca yoğun bakımda kalmış, taburcu edildiğinde kurşunların bazıları hala vücudundaymış. Ben onu olaydan altı ay sonra gördüm. “Nasılsın?” diye sorduğumda “Bomba gibi” dedi. “Bomba gibi!”

“Olay sırasında neler hissettin?” dedim.
“Yerde yatarken iki seçimim var diye düşündüm. Ya yaşamayı seçecektim ya ölümü, ben yaşamayı seçtim.”
“Korkmadın mı, şuurunu kaybetmedin mi?”
“Ambulansla gelen sağlık görevlileri harika insanlardı. Bana hep, ‘iyileşeceksin merak etme’ dediler. Ama acil servisin koridorlarında sedyemi hızla sürerken doktorların ve hemşirelerin yüzündeki ifadeyi görünce ilk defa korktum. Gözler bana ‘bu adam ölmüş’ diye bakıyordu ve bir şeyler yapmazsam, biraz sonra ölü bir adam olacaktım.”
“Ne yaptın?” diye merakla sordum.
“Kocaman bir hemşire yanıma yaklaştı ve bağırarak ameliyat öncesi herhangi bir şeye alerjim olup olmadığını sordu. ‘Evet’ diye yanıt verdim, ‘var!'”

“Doktorlar ve hemşireler merakla sustular. Derin bir nefes alarak kendimi topladım ve bağırdım, ‘Benim kurşunlara alerjim var!’, doktor ve hemşireler gülmeye başladılar. Tekrar bağırdım. ‘Ben yaşamayı seçtim. Beni bir canlı gibi ameliyat edin. Otopsi yapar gibi değil.'”

Jerry, sadece doktorlar sayesinde değil, kendi olumlu tavrının da büyük katkısı ile hayattaydı. Yaşaması bana yeni bir ders oldu, her gün hayatımızı dolu dolu yaşamayı seçme şansımız ve hakkımız olduğunu ve her şeyin kendi seçimlerimize bağlı olduğunu ondan öğrendim.

[Anonim bir öyküdür.]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir