Yaşam felsefesi açısından bilgi paylaşımını benimsediğimden dijital ortamda da her daim açık kaynak kodu yaklaşımını savunmuşumdur. Diğer yandan ihtiyaçlara göre ürün ve sistem tavsiye eden biri olarak macOS ve iOS kullanması gerektiğini düşündüğüm insanlar da mevcut.
Akıllı telefonların çıkışından beri mobil işletim sistemi olarak Android kullanıyor olsam da kişisel bilgisayar ayağında uzun yıllardır Windows kullanmaktaydım. Ancak 1995’te Windows3.1 ile başlayan yolculuğumu 2024 yılında Windows10 ile sonlandırdım ve GNU/Linux kullanımına geçiş yaptım.
Bunun en temel nedeni Microsoft’un giderek esnekliğini kaybetmiş olması, donanımı aşırı yorması ve bazı uygulamalar ile verilerimizle ilgili gizlilik konusunda şüphe uyandıran taleplerinin bulunması.
Üstelik ekonomik şartlardan dolayı 200-300$’a varan işletim sistemi ücretlerinden ötürü tedarikçiler maliyetleri düşürmek adına artık ürünleri daha sık freeDOS olarak sunmakta. Ülkede pek çok kişinin korsan yazılım kullandığı varsayılırsa Windows 11’i korsan kullanım konusunda ciddi handikapların bulunuyor oluşu da cabası. W11’i korsan kullanmak istiyorsanız KMS (Anahtar Yönetim Servisi) teyidi için farklı yollara başvurmak ve cihazınızı dış tehditlere daha da açık hale getirmek zorundasınız.
Ben de uzun yıllardır geçiş yapmayı düşündüğüm GNU/Linux dünyasına adım attım ve son bir aydır edindiğim tecrübeler “geçiş için neden bu kadar geç kaldım ki?” dedirtti.
Elbette GNU/Linux her son kullanıcı için tavsiye edilemez, ancak ortalama bir kullanıcıysanız bile en azından bir usb bellek üzerinden Linux Mint gibi bir dağıtımı deneyimleyebilirsiniz. macOS kullanıyorsanız zaten fazla alternatifiniz bulunmuyor ancak eğer Windows kullanmaktan vazgeçemiyorsanız da aldığınız cihazlardaki işletim sistemi yazılımını orijinal kullanmanızı tavsiye etmekteyim. Özellikle korsan Windows 11 yazılımını asla önermiyorum.
GNU/Linux şimdiye kadar ticari bir firma aracılığıyla desteklenmediği için pazar payı her daim en düşük işletim sistemlerinden biri olmuştur ancak Canonical firmasının Ubuntu‘ya olan desteği ile birlikte pazar payı (%3) güngeçtikçe artmaktadır. Tabi bir de Google’ın Chrome OS‘i (%4) mevcut. Yine de halihazırda Microsoft Windows ile pazarın %70’ine hakim, Apple ise OS X ile %20 civarında bir orana sahip. Yalnız bu oranların önümüzdeki beş yılda ciddi anlamda değişeceğini öngörmek mümkün.
Sonuç olarak tasarım ile ilgileniyor ve Adobe programları kullanıyorsanız elbette macOS kullanmalısınız, oyun bağımlısıysanız yahut ne sunuluyorsa onu kullanmak durumundaysanız da Windows kullanmaya devam edeceksiniz demektir, yalnız yakın gelecekte pek çok insanın GNU/Linux ile tanışmak durumunda kalacağını düşünüyorum.